Oturmuş bir uçurumun kenarından ayaklarımı salllandırıyorum şimdi. Aşağıya gitmek istedikçe tırnaklarımı geçiriyorum otlara. Ayaklarımı sanki yerde geziniyormuş gibi minik minik adımlar atararak oynatıyorum. Aslında gitmek fikri de hep bu hareketten sonra nüksediyor. Durmaksızın kalp çarpıntısı.... Sebebi bu..
Karşımda derin bir mavilik. Şimdi atlasam da kaybolma ihtimalim var mı bunu düşünüyorum. Oysa ki istediğim sadece kaybolmak. Düşmek fikri hiç korkutmuyor. İnsan böylesi zamanlarda düşünüyormuş, düşemiyormuş. Her uyku öncesi ayaklarımdan kayıp giden ölüm gibi...
Sıkışmış kalabalığın içinde edindiğim dört kenarlık bir yerin dibinde çırpınıyorum. Bütün düşlerimi çalmaya hazırlar.. Oysa ki isteseler ödünçte verebilirdim...
"...
sen güzel insansın
herkes biliyor bunu
yaramı alıp uzak şehirlere gidiyorsun
-saçlarımı düz bir denize ısmarlıyorum
utanma! ayıp değil ki bu
bak ben utanıyor muyum?
kanayana kadar dizlerim, misket oynarken
hem, unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara."
Birhan Keskin
Foto: http://sugarock99.deviantart.com
Nisan 13, 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder