Ağustos 30, 2011

Ağustos 20, 2011

Vitus - Küçük Dahi

Son zamanlarda izlediğim yine en iyi filmlerdendi. 2006 yapım yılı bir film olmasına rağmen geç keşfettiğim için hiç pişman değilim. En azından izledim :D

Bu arada başrol oyuncumuz gerçekte de bir dahi, yani kendini oynuyor bir yerde. Teo Gheorghiu. Kendisi ile ilgili bilgilere de ulaşıp keşfediniz...

İyi seyirler...



Ağustos 16, 2011

Ellie Goulding - Wish I Stayed (Acoustic)

Uffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff

Böyle sesleri duyunca dövesim geliyoooooor :D -hafiften kıskandım- :D



Jamie Cullum - High and dry (Live)

Lütfen yeni ev arkadaşımız bu ve benzerlerinden olsun yaaaaaaaaaaaaaaaa...

Bana seni gerek seniiiiiiiiiiiiiiiiiii diyerek rüyalara dalıyorum ;))


Ağustos 05, 2011

Notos: Hayal Adası



Hiç bilmiyordum dememek için tıklayalım :)

Notos: Hayal Adası hakkında:

Başka türlü düşünemiyoruz. Edebiyat, hem geçmişin tadını, hem yaşadığımız ânın anlamını taşır. Hayatımızın ayrıntılarını tamamlar. Endişelerimizi, insanın varoluşunu anlatır. Edebiyatın hayatımızda tuttuğu yer içimize gitgide daha çok işliyor. Belki yeni zamanların kültürü içinde edebiyatın değerlerinde aşınmalar oldu, yazarlar kimlik yitiminin eşiğine uğradı, tutumlar değişti, arkadaşlıklar bozuldu, eleştiri anlamsızlaştı. Bu yolun nereye çıkacağını merak etmeyenler edebiyatı ya boş zaman uğraşı olarak görüyor ya da bugünü yaşamaktan ötesini göremiyor. Bugünlerde, yaşadığımız düş kırıklıklarının da etkisi elbette var. Gene de Notos ile yeni başlangıçlar yapabiliyorsak, edebiyatın ne işe yaradığını sorgulamaktan vazgeçmeyenlerin sayısının gitgide çoğaldığı yerde verimli toprakları toplayan bir delta oluşacağından da kuşku duymamalıyız. Notos, bu deltaya enerji toplayan bir güç kaynağı. Bizim için hayatın anlamı. Gecenin ucunda parlayan bir yıldız. Ama bir Anka da değil. Elinizi uzattığınızda tutulabilecek kadar yakın. Bu bizim hayatımızsa ve orada yıpranmadan kalmak için bütün kurumlardan ve iktidar odaklarından bağımsız, dik durulabileceğini göstermekse Notos'un amacı, önce kendine inanmakla başlar her şey. Notos, edebiyatı sivilleştirmenin araçlarından biri olmaya da gönüllü. Sonunda tutabileceği her adaya ayak basıyor ve dergileri ve kitaplarından sonra şimdi de Notos Blog ile hayatımıza karışmak için bir dönemeci daha geçiyor. Üstelik Notos Blog, edebiyattan başlayıp kültür ve hayatımızın ayrıntıları, dünyamızın ve canına okuduğumuz doğanın sorunları, insanlar ve hayvanlar, arkadaşlık ve siyaset, barış ve savaş, demek ki bizim olan her türlü sorunun paylaşıldığı bir düşünce üretim alanı ve iletişim çizgisi olarak yayına başlıyor. Buraya geldiğinizde hep yeni düşüncelerle, tartışmalarla karşılaşacak, kendi yorumlarınızı dilediğinizce ekleyip eleştirilerinizi ileteceksiniz. Notos ile ve tanımadığınız herkesle paylaşmak için.

Başlıyoruz...


Ayrıca : http://www.notoskitap.com/ ziyaret edelim :)

Ağustos 04, 2011

Yazarken nelere dikkat etmeli?

Gezinirken denk geldim, şaka gibi - İŞARETLEEEEEEEER :) "Ti" oku mutlaka :)


Böyle bir başlık atıldığında, sanki yazmakla ilgili ortada evrensel kurallar varmış izlenimi uyanabilir. Elbette ki durum öyle değil. Yalnızca, bazı önemli yazarların yazmakla ilgili olarak verdikleri ipuçlarını ve önerilerini biraraya getirelim istedik. Belki sizin de bunlara ekleyecek birkaç şeyiniz vardır, kim bilir!

Elmore Leonard

1- Bir kitaba, asla havadan söz ederek başlamayın.
2- Hesapsız ünlem kullanmayın. 100.000 kelimelik bir düzyazıda en fazla iki ya da üç tane ünlem olmalı.
3- “Birdenbire” sözcüğünü asla kullanmayın.
4- Margaret Atwood değilseniz, bir yeri ya da bir şeyi tasvir ederken aşırı ayrıntıya girmeyin.


Diana Athill

1- Cümlelerinizin ritmini kontrol etmek için, yazdıklarınızı sesli bir şekilde kendinize okuyun.
2- Silin (hatta SİLİN): ancak olmazsa olmaz sözcükleri tutarak, gerekli sözcükler anlamlı hale gelebilir.


Margaret Atwood

1- Uçaklarda yazmak için kurşunkalem kullanın. Tükenmezkalemler akabilir. Peki, ya kurşunkalem de kırılırsa? Kalemi açamazsınız, çünkü uçaklarda kesici alet bulunduramazsınız. O zaman: Yanınıza iki kalem alın.
2- İki kalemin de ucu kırılırsa, metal ya da cam tırnak törpüsüyle ucunu açabilirsiniz.
3- Üzerine yazacak bir şey alın. Kâğıt olabilir. Olmadı, bir tahtanın ya da kolunuzun üzerine de yazabilirsiniz.
4- Bilgisayar kullanıyorsanız, yazdığınız her şeyi yedekleyin.
5- Sırt egzersizleri yapın.
6- Kitabınızı, okuyup fikirlerini söylemeleri için bir ya da iki arkadaşınıza verin. Asla, duygusal ilişki yaşadığınız kişiye vermeyin, tabii ayrılmayı planlamıyorsanız.
7- Ormanın ortasında oturup durmayın. Kaybolduysanız ya da tıkandıysanız, geldiğiniz yoldan geri dönüp başka bir yola girin. Karakteri değiştirin, zamanı değiştirin, açılış sayfasını değiştirin.


Roddy Doyle

1- Masanızın üstünde, sevdiğiniz yazarın bir fotoğrafı olmasın; hele ki o yazar, intihar etmiş bir yazarsa.
2- Kendinize nazik davranın. Sayfaları olabildiğince hızlı doldurun: çift boşluklu yazın, iki satırda bir yazın ve her sayfa bittiğinde, bunu bir zafer olarak görün.
3- 50. sayfaya geldiğinizde sakinleşin, niteliği düşünmeye başlayın. Gerginleşin – budur.
4- Günde sadece birkaç web sayfasına girin.
5- Yazmadığınız kitabı gidip de Amazon’da aratmayın!

Richard Ford

1- Sevdiğiniz ve yazar olmanın iyi bir fikir olduğunu düşünen biriyle evlenin.
2- Çocuk yapmayın.
3- Kitabınızla ilgili yazılan değerlendirmeleri okumayın.
4- Kitaplarla ilgili değerlendirmeler yazmayın.
5- Sabah sabah ya da gece geç vakitte eşinizle tartışmayın.
6- Yazarken bir şey içmeyin.
7- Editörlere mektup/e-posta atmayın (Kimse sallamaz).


Jonathan Frenzen

1- Okur bir arkadaştır; rakip ya da taraftar değildir.
2- Yazarken “Sonra” sözcüğünü kullanmayın. Bunun için “ve” sözcüğü var (Notos: Bilge Karasu’nun “ve” sözcüğünü asla kullanmamış olması geldi aklımıza!)
3- Çok bariz bir birinci şahıs ağzı kendini karşı konulamaz şekilde ortaya koymadığı takdirde üçüncü ağızdan yazın.
4- Bilgiye erişim ücretsiz ve evrensel olduğu için, roman yazarken kapsamlı bir araştırma yapmak da şart oldu.


Bunlar, yazarların öneri niteliğinde uyarılarının bir dökümü, özeti. Yalnızca bu kadar. Biraz eğlendirici, belki biraz da yol gösterici.

Alıntı: http://notoskitap.blogspot.com/2011/03/yazarken-nelere-dikkat-etmeli.html#more

Kendi yayıncın ol

Umut verici, en azından emeğin ulaşabileceği bir alan olabilmesi...
Hayata geçmesi dileğimiz... :)

Ağustos 03, 2011

Oruç Aruoba - Geldim



oraya geldim -

oradan gittim:

öylesine yakındık ki.


dalından kopardığım yeşil elmanın

iki yarısı değil

hepsini yediğin kendisi gibi.


içinden geçtiğimiz kokulu karanlığı

delip geçen parlak ışığım gibi.


koyu yeşillikler içindeki evin
gözümüze çarpıveren sarı sıcak penceresi gibi.

ayaklarımızın altında kıpırdanan

serin denizin parıltıları gibi.


öylesine yakınız ki

oraya geldim -

orada olacağım.


yorgun musun?

yattın mı?

uyu -

düşünme beni.

ORUÇ ARUOBA