Aralık 18, 2012

Mine Söğüt ile sohbet

Mine Söğüt ile; Kadın ve Doğa - Kutsal Annelik ve Seçim Hakkı üzerine keyifli bir sohbet.

Anne Olmak İstiyor muyum? from Mutlu Polat on Vimeo.

Aralık 17, 2012

Jane Austen

Jane Austen romanlarından çıkarabileceğimiz hayat dersleri:

 

İnce bir romantizmin yanında keskin bir mizah ve gerçekçilikle, küçük kasabalarda dönen küçük entrikaları ve birbirlerini 'uzaktan seven' büyük kahramanları anlattığı romanlarıyla sevdiğimiz Jane Austen'ın, dün, 16 Aralık'ta doğum günü vardı: Bugün yaşasaydı, 237 yaşında olacak, belki de hala kadınları ve bağlı oldukları kurallar çevresinde uzanmaya çalıştıkları hayatları ve gerçekleştirmek istedikleri hayalleri kaleme alıyor olacaktı.

http://www.sabitfikir.com/haber/jane-austen-romanlarindan-cikarabilecegimiz-hayat-dersleri

SEMA MORİTZ - KAÇSAM BIRAKIP


"...
Kalbim yanıyor ismini her kimden işitsem...."



Albümün detayları için:

http://www.kultursanat.org/haber.php?id=288

Kaan Altınova - Aynı Şehir Aynı Sen

Ne zamandır aklımdaydı, paylaşmayı unuttuğumu yeniden bir dinleyince farkettim...

Kaan Altınova'dan sahneler :))  Çok yakında bomba bir düet'te gelecek. Bekleyiniz.




Diğer videoları ve destek vermek için

http://www.youtube.com/user/kaanaltinovaofficial/videos

https://www.facebook.com/kaan.altinova.official

Cem Adrian & Ayten Alpman - Hani Bazen

Yeni Cem albümünden muhtemelen Mutlu Yıllar şarkısını paylaşmam gerekiyordu ama ben buna takıldım kaldım. Mutlu Yıllar şarkısı şahane ve klibi de çok çok iyi fakaaaat yine de önce bu :)







PS: Tüm ölü melekler için bir dakikalık saygı duruşu..... diyen bu akla ve ruha ne diyebilirim ki...


Detaylar bilgiler vs vs için :)
 http://www.cemadrian.com/cemadrian/

https://www.facebook.com/cemadrian

Aralık 14, 2012

Yael Naim new soul

Eskilere dalınca neler neler çıkıyor :))



Ane Brun - "Words"

Bunu  paylaşmayı unutmuşum :)
Şarkı kadar klibe de dikkat edelim derim :)


DAN MANGAN - Rows Of Houses / Leaves, Trees, Forest (LİVE)




Amy Millan - Skinny Boy


Keaton Henson - Sweetheart, What Have You Done To Us

Gün'e başlangıç şarkısı olsun :)



Kendisine ulaşmak için:

https://www.facebook.com/keatonhensonfanshttps://www.facebook.com/keatonhensonfans

Kararsız Okur: İçinizden yazar çıkar mı?







Thomas Mann, yazarı şöyle tanımlamış: diğer insanlara kıyasla, yazmakta zorlanan kişidir. Yani yazmakta zorlanıyorsanız, doğru yoldasınız. Hemingway demiş ki; yazmak kolay, tek yapmanız gereken klavyenin başına oturup kanamak. Yazmaya oturmadan önce yapmanız gereken ise okumak ve daha çok okumak, diye önermiş Faulkner.



Edebiyat kuramı üzerine yazılmış bütün kitaplar yazarlıkla ilgili ipuçlarıyla dolu. Kuram değil, tecrübeden öğrenirim derseniz, yazarların kendi yazı maceralarında yanıtlar bulabilirsiniz. Kısa yoldan teknik bilgiler isteyenlere, yaratıcı yazarlık öğreten metodlar var. Yazmak konusunda ortaya atılan her kuram, önerilen her teknik, ünlü yazarların öğütleri, sayfalarca müsvedde, ilham perileri, bol kahve bir araya gelse içinizden bir yazar çıkar mı? Önünüzde duran o boş beyaz sayfa hala sözcükler bekliyorsa sizden, okları takip edin; ustanızı, öğretmeninizi, ilhamınızı bulun.

Alıntı: http://www.sabitfikir.com/dosyalar/kararsiz-okur-icinizden-yazar-cikar-mi

Turgut Uyar dilinden

"..
Ah Tomris! Bilsen ne kadar da yetersiz şimdi zaman. Övgülere sığmayan günlerin içinden, övülmeye değer kahramanlar doğurmaya çalışan kadınlar artık analar. Analardan bir duvar gibi örülü günlerin gündeminde, yeni sözler icat etme çabası var. Birden beliren, ucu ancak ağrılı bir başkaldırı ile görülebilecek meydan ortasında vâkur bir eda ile dikili büyük saat çınlaması gibi her saat başı seni anışı
m. Senden ümitli bir aşk hikâyesi, birkaç yolculuk bileti, binlerce yazılıp yazılıp silinmiş, yırtılmış, atılmış, onlarca kadar da elimde olduğu gibi duran şiirler çıkarabildim.
 
Ah Tomris! Bilmeliydin hâlbuki; ne varsa sen idin hayatımda ve hayatım boyunca yaşadığım her diğer şeyin, içinde beliren bütün özge anlamları senin anlında biriken çizgilerin, şevk ile baktığın yüzünde tuttuğu yerin arasından sızdığını sana birkaç kez belirtmeye yeltenmiştim. Bir tuhaf gaflet hâli; sevdiğine, sevdiğini, sevdiğince söyleyebilmek isterken, sevdiğinin karşısında, sevdiğince ezilerek, sevdiğini severek değil, ezilerek betimleyememek. Bu hâli dile dahî getiremiyorum Tomris!
 
Ey Tomris! Bilirsin severim 'ey' diye hitap edenleri ve 'ey' diye başladığı hitabetin hakkını layıkıyla verebilenleri. Kaç gece kendi kendime yatağımda öylesine uzanıp tavanı izlerken sana fersahlarca derinden kopup gelmiş bir vurgun gibi 'ey' demek suretiyle seslenip büyük sevgi nutukları savurdum. Karanlıklara konuştuğum bu esnalarda kendi başıma öylesine yalnız, kendi başıma öylesine seninleydim ki bu yalnızlık ve beraberlik bütün bir ömür boyu sürdürebileceğimi hissettiğim bir şey gibi geliyordu. Ancak 'şey' diyebiliyorum çünkü henüz bu 'şey'in ne olduğunu ben de bilemiyorum. 
 
Ve nihayetinde:
Pek Muhterem Tomris Hanımcığım;

Sizin üzerinizden, Turgut Bey'in affına ve müsaadelerine sığınarak kendi 'Tomris'lerime seslendiğim için lütfen beni affediniz. Beni affedeceğinizden zerre kadar şüphem yok. Çünkü "iki dalga katı arasında ne yapacağını şaşıran'ları maruz görmenin ne demek olduğunu en iyi bilenlerden biri oluduğunuzu en iyi bilenlerden biriyim. Aşkınıza ve hatıralarınıza büyük hürmet ve imrenti ile..
"

[Yetmişsekiz]